7 Aralık 2015 Pazartesi

Cafe Tea House Karşıyaka

Selamlaar bir süredir yazamıyorduk, malum vize haftaları uğraşlar derken vakit bulamadık. Tabii boş vakitlerde gezmeyi bırakmadık. Birgi, Lübbey, Kuşadası, Şirince gezdik. Yavaş yavaş ayrıntılarıyla anlatacağız. Bugün, İzmir içi gezilerimizden akşam çayını içtiğimiz Cafe Tea House'tan bahsedelim istedik. Uzun zamandır bu kafeye gidiyoruz. Mekan Karşıyaka'daki diğer mekanlardan çok farklı. Girer girmez genelde poğaça veya kurabiye kokularıyla karşılaşıyorsunuz. Mekanın renkleri ve eşyaları çok güzel seçilmiş.
Çeşit çeşit çay seçeneği sunuluyor. Ben daha önce yaseminli bir çayını içip çok beğenmiştim. Çayların sunumları çok güzel fiyatları uygun. Kahvaltısını en yakın zamanda denemeyi düşünüyoruz. Deneyince posta ekleme yapacağım :)
Bizim en sevdiğimiz yanı ise çalan müzikler. Birsen Tezer hayranıyız ve Birsen Tezer'i dinleyebiliyoruz. Tezer'in yanısıra Melis Danişmend, Jehan Barbur, Son Feci Bisiklet çalıyorlar. Bu çok sık karşılaşabileceğimiz bir durum değil.
Karşıyaka Çarşı'da Akbank sokağına girip bir süre yürüyorsunuz dümdüz gidin sağ tarafta kafeyi göreceksiniz, bulamazsanız instagramda bir dm uzağınızdayız :) @hadibizkactik
Sevgiler...


29 Kasım 2015 Pazar

Ödemiş'in terk edilen köyü Lübbey

Bu hafta internette gezinirken şans eseri Lübbey Köyü'ne rastladım. Köyün gördüğüm fotoğrafları ve hakkında yazılanlar dikkatimi çekti. Hazır Birgi'ye gitmeyi planlarken Lübbey'i görelim dedik. Lübbey 80lerin sonları 90ların başlarında terk edilmiş. Terk edilmesinin sebebi geçim sıkıntıları ve kışların çok karlı zor geçmesi olmuş. 
Bugün Ödemiş'in içinden epey yol katettikten sonra vardık. Ancak önceden bildirmeliyim ki yollar oldukça kötü. Ödemiş'in içinden 24 km ileriye gidiyorsunuz. Dün yağmur yağdığı için bugün yollar çamur olmuştu. Bizim gibi ardından Birgi'ye geçmeyi düşünürseniz aynı yolu tekrar geri gelmek zorunda olacağınızı söylemek isterim, sonra kızmayın :)
Köye vardığımızda ben biraz tedirgin oldum, gerçekten terk edilmiş ıssız bir dağ köyü burası. Toplamda 3-4 hane yaşıyor, dediklerine göre 8-9 kişiler. Nüfus yaşlı. Görebildiğimiz tek orta yaşlı köy sakini kahveciydi. Köyün küçücük bir kahvesi var. Bir de çarşambaları bakkal geliyormuş. Köyde yaşayanlar kestane,zeytin yetiştiriyormuş. Bunu da tanıştığımız Fatma Ana'dan öğrendik.
Köyün büyüleyici bir havası var fotoğraf çekmek ve yürüyüş yapmak için harika. Zaten haftasonları tur otobüsleriyle ziyaretçileri çok oluyormuş. 
Kahveye geçip oturduğumuzda köyün isminin neden Lübbey olduğunu sorduk, anlattıklarına göre Sart Kasabası'nın beylerinden birinin oğlunun adı Lüb birinin Dab imiş. Lüb Bey ismi oradan geliyormuş. Bu arada bu köy Sart harabelerine ve Salihli'ye de oldukça yakın. Bir dahaki sefere Salihli'den Lübbey'e geçmeyi düşünüyoruz bir çay sözümüz var :) Salihli'den geçerek nasıl gidildiğini de o zaman anlatırım. Eğer köy havasını, değişik yerler görmeyi seviyorsanız gitmenizi tavsiye ederim. Ancak havalar çok soğumadan gidin, karlı bir zamanına denk gelirseniz yol zorlayıcı olabilir. Köy sakinleri çok sevecenler, mutlaka tanışıp sohbet edin. Terk edilmiş bir köyü gezmek bizi heyecanlandırdı.  Belki siz de seversiniz :) En yakın zamanda Birgi yazısıyla görüşmek üzere sevgiler. 
                               








22 Kasım 2015 Pazar

En güzel haftasonlarından Urla-İskele

Urla İzmir’e oldukça yakın olduğu için her zaman uğrak noktalarımızdan biri oluyor. Sakin bir haftasonu geçirmek istediğimizde, yolculuk için erken kalkmak istemediğimizde istikamet Urla oluyor.

Bu haftasonu da yürüyüş yapmak istedik ama aynı zamanda çok yol gitmek istemedik. Urla’nın yolunu tuttuk böylece. Yollar pek güzeldi yine, sonbahar kendini iyice göstermeye başladı. İzmir’de ancak tabii. Urla merkeze gitmeden önce İskele mahallesine gittik.




İskele mahallesi meşhur Denizaltı ve benzer kafelerin olduğu bir yer. Fiyatlar biraz normalin üstünde. Örneğin orada bi kafede türk kahvesi 7 liraydı. Ancak kahvaltı fiyatları kişi başı serpme 20-25 arası değişiyor. Bu haftasonu çok rüzgarlıydı. Açıkçası kahvaltı yapmak rüzgarda pek güzel olmuyor. Özellikle saçınız bolca uçuşuyorsa.

İskele pazarına uğramanızı mutlaka tavsiye ederim. Urla’nın yerli halkının yetiştirdiği taptaze sebze meyveler insanı kendinden geçiriyor. Özellikle meşhur Ege otları ve ot karışımları harika görünüyor. Bugün en çok dikkatimi minik patatesler çekti tam haşlayıp tek lokmada yemelik 
J
) Mandalinler çok güzel görünüyordu hemen satın aldık, görüntüsü kadar tadı da güzeldi. Fiyatlar mahalle pazarlarından farklı değil. 





Urla’nın içinde biraz dolaşalım dedik ve Tchibo’yu görünce oldukça şaşırdık. Yeni açılmış sanırım. Outlet olarak açılmış ve pek çok ürün satılıyor daha uyguna. Ancak kahve içecek birkaç masa konmamış. Belki zamanla bunlar değişebilir. Şimdilik bu kadar eğer merak ettiğiniz bir şey olursa blog dışında bize mail ile ulaşabilirsiniz. hadibizkactikcb@gmail.com Bir dahaki yazıda görüşmek üzere.








21 Kasım 2015 Cumartesi

Gazi kadınlarda yıllandık diyenlere Altın Ayı Pub

Cumartesi günleri İzmirlilerin bir klasiği Alsancak'ta akşam geçirmek. Biz de bu akşam soluğu Alsancak'ta aldık. Gürültüden bunaldıysanız hem eğlenip sohbet edebilmeyi istiyorsanız yeni önerim Altın Ayı Pub. Mekan yakın zamanlarda açıldı, haftaiçi oldukça sakin, bira fiyatları uygun. Biranın yanında taze patlatılmış popcorn ikramı var. Sokaktan birçok midyeci geçmesi ayrı bir güzellik. Yeri wafflecıların, söğüşçülerin, Altın Kapı'nın sokağında. Bir uğramanızı tavsiye ederim. 

Muğla- Güzelköy’de kahve molası

Bu yaz daha doğrusu sonbahar girişinde Akyaka’ya gitme kararı aldık. Sabah erkenden yola çıktık. (Akyaka izlenimlerimi daha sonra yazacağım.) Bu yola düşmüşken çok meşhur olmuş Güzelköy’ü de görelim dedik. Aslında Güzelköy’e gitmeden Karabörtlen (tabelada böyleydi) isminde bi köy görmüştük ben oraya gitmeyi daha çok isteyebilirdim :D. Bir daha yolumuz oraya düşerse direksiyona geçip Karabörtlen sapağına gireceğim. Asıl ismi Bozüyük Köyü olan Güzel Köy’ e vardık. Yaz kısmen bittiği için ve sabah erken olduğu için köy bomboştu sadece köy sakinleri vardı. İyi ki böyle bir zamanda gelmişiz anladığım kadarıyla yazın çok kalabalık oluyormuş.



İzleyeniniz varsa Güzel Köylü dizisinde oyuncuların sık sık oturduğu kahveye oturduk. Birer kahve içtik çünkü kahvaltımızı yolda yapmıştık. Ancak yandaki ekmek fırınından gelen kokulara karşı koymak çok zor oldu. Burası ünlenmiş olmasına rağmen doğallığını kaybetmemiş. İnsanlar misafirleri çok normal karşılıyor. 




Kahvelerden sonra biraz yürüyüş yapalım dedik, sokakları turlamaya başladık. Burada Güzel Köylü dışında birçok dizi, film çekilmiş. Cem de Baba Ocağı dizisini çok seviyormuş benim haberim yoktu. O dizide burda çekilince çekildiği evleri aramaya koyulduk tabi. İlk olarak Güzel Köylü’den Kamuran’ın evini bulduk. Çok tatlı bir evdi. Ancak Baba Ocağı dizisinin evlerini bulamadık hatta ararken bir köylü teyzeden küfür işittik. Sanırım yol sorulmasından pek hoşlanmıyordu. :D Köyde dolaşıp soluklandıktan sonra tekrar yola koyulduk. Uğramanızı tavsiye ederim. 



20 Kasım 2015 Cuma

Bornova kafelerine yeni bir soluk More Coffee&Tea


Bu kez minik gezimiz, keşfimiz İzmir’in göbeğinde bir kafe. Bu kafe Bornova Küçükpark’ta. Küçükpark’ın klasik kalabalık içiçe mekanlarıyla hiç ilgisi yok. Küçükpark’ın kafelerinde kendi karşınızdakinden çok yanınızdakini dinliyosunuz maalesef. Biz de uzun zamandır bir alternatif arıyorduk ki burayı bulduk. Belki bizden çok daha önce keşfetmiş olabilirsiniz, biz oldukça mutlu olduk. 




Kafenin ortamı çok güzel. Sohbet etmeye gayet uygun gürültülü değil ne konuştuğunuzu anlıyorsunuz. Kahveleri de pek güzelmiş. Ben bugün türk kahvesi içtim harika değildi ama güzeldi. Bir dahaki sefere değişik demleme yöntemiyle bir kahve deneyeceğim. Fiyatlar da klasik kafe fiyatlarında. Türk kahvesi 5 tl çay 2,5 tl gibi. Yakın zamanda uğramanızı tavsiye ederim Bornova’da kafelere gerçek bir alternatif yaratılmış. Yerini tarif etmeyi unutuyordum, Kahve Deryası'nın ve Pizzarone'nın karşısında kalan sokağa girince İzmir Kafe'nin karşısında kalıyor. Hoşçakalın :)


Seferihisar- Sığacık

Sığacık yaz kış çok güzel bir kasaba. Açıkçası defalarca gitmemize rağmen hiç Seferihisar’ı gezmedik. Çoğunlukla direkt Sığacık’ta alıyoruz soluğu. Sığacık İzmir’e oldukça yakın öyle sabah çok erken saatlerde çıkmak gerekmiyor. Aklınıza estiği an gidebileceğiniz bir yer. 
Pazar günleri kaleiçinde pazar kuruluyor. Bu pazarda teyzeler börek, tatlı birsürü güzel ev yapımı yiyecek ve takı satıyorlar. En son içli köfte alıp bayılmıştım tadına. Kaleiçinde çok sevdiğimiz bir kafe var onun fotoğrafını paylaşacağım. İnsanlarla içiçe kahvehane havasında oldukça uygun fiyatlı bir kafe.  Maalesef adını bilmiyorum bir dahakine öğreneceğim. 
Bizim tercih ettiğimiz  kafe dışında sahilde de birçok kafe bulunuyor. Bunları da tercih edebilirsiniz. Bir de bizim sahilde en sevdiğimiz yan yana dizilmiş balıkçılardan balık ekmek yemek. Herhangi birini tercih edebilirsiniz hepsi aynı fiyat ve lezzette. 




Balık tercih etmezseniz kaleiçinde börek, gözleme yiyebilirsiniz. Bunların dışında Teos’a doğru giderken Teos Park’ı tercih edebilirsiniz. Sanırım ağırlıklı olarak ızgara yapılıyor orada. Biz maddi durum gereği karşısındaki piknik alanına gidip kendimiz mangal yakmak istemiştik. Ancak su bile olmayan piknik alanının girişinde 10 tl istendi. Hiçbir bakımı yoktu tuvalet, su… Masaların çoğu pislik içindeydi. Biz de oradan çıkıp Teos’a doğru bir yerde kendi imkanlarımızla yemeğimizi hazırlamıştık. Biraz zor olmuştu ama manzara harikaydı. (Mangal yakıyorsak etrafı pis bırakmıyoruz temizleyip gidiyoruz, mutlaka ateşi söndürüyoruz.)  
Sığacık Türkiye’de ilk Slow City seçilen kasaba. Pazar günleri pek slow city olmasa da normal şartlarda oldukça sakin bir sahil kasabası. İzlediyseniz Kavak Yelleri burada çekilmiş. Kaleiçinde Aslı’nın Evi adında bir  gözlemeci var. Sanırım o ev dizide Aslı’nın eviydi. Ben izleyip izleyip hayran kalıp neresi burası ya derdim meğerse yanıbaşımdaymış. Ayrıca Teos Antik Kenti yürüyüş yaparak harika bir haftasonu geçirmenizi sağlayabilir. En yakın zamanda Sığacık’a uğramanızı tavsiye ederim, yaz kış fark etmez bence.

Bir ekleme yapmak istiyorum; benim beğendiğim kafenin adı Ada Deniz Kafe imiş. Fiyatlarının da olduğu bir liste ekliyorum. :)












19 Kasım 2015 Perşembe

Bir şirin kafe; Kırkmerdiven

Bugün sizlere küçük bir kafeden bahsedeceğim; Kırkmerdiven. İnstagramdan takip ettiğim Sosyalyiyicilerin hesabında görüp hemen birer kahve içmeye gittik. Kırkmerdiven Asansör’e çok yakın. Dario Moreno Sokağına girdikten sonra ilk sola sapıp biraz yokuş çıktıktan sonra kafeyi görebilirsiniz. 
Çok tatlı bir havası var gider gitmez içimiz ısındı. Çok fazla kafede yaygın olmayan askıda kahve mantığı burada işliyor. Bu bizim ayrıca hoşumuza gitti. Kafede meselenin paradan çok hoş sohbet olduğunu anlıyorsunuz. 



Manzarası, kafenin içi bence harika. İster içerde ister dışarda oturabiliyorsunuz. Kahvelerine gelince onlar da bir harika. Americano içmiştim fiyatları da oldukça uygun yanılmıyorsam americano 3,5 tl idi. Atıştırmalıklarının da oldukça lezzetli olduğunu duyduk ancak tok olduğumuzdan sadece kahve içmekle yetindik. İzmir’deyseniz ya da yakın zamanda İzmir’i ziyaret edecekseniz mutlaka uğrayın derim. Fotoğraf çekmek için de oldukça elverişli bir yer. 


16 Kasım 2015 Pazartesi

Mavibahçe Alışveriş Merkezi

Bu akşamki yazım biraz gezi yazısının dışına çıkacak çünkü ben avmleri gezi alanları içine dahil etmiyorum. Ancak uzun zamandır haberi verilen Mavibahçe Alışveriş Merkezi nihayetinde geçtiğimiz cumartesi günü açıldı. Ben de bu akşam fırsat bulup uğrayabildim. Pazartesi olduğu için çok kalabalık olmayacağını düşünerek gitmiştim ancak haftanın ilk günü olması hiçbir şeyi değiştirmemiş metrekareye düşen insan sayısı epey fazlaydı. 

Alışveriş merkezinin %80 i açılmış vaziyette. İnsanlar bir yandan mağazaları gezerken bir yandan da çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Biraz erken bir açılış yapmışlar kar hırsıyla anladığım kadarıyla. Tüm o tadilat ve inşaata rağmen ziyaretçisi çok fazla. Karşıyaka’daki diğer avmlere göre oldukça büyük ve avmlerden farklı bir yer tasarlanmış. Benim en çok hoşuma giden yanı Avm boğuculuğu olmaması ve rahat nefes alabilmeniz. Kafe ve restoranlar açık havadan faydalanacak şekilde konuşlanmış. 




Bu akşam gittiğimizde İspanyolca şarkılar söyleyen bir grup sahne alıyordu. Buika şarkıları bizi neşelendirdi. Çok fazla mağaza olduğundan gezemedik ancak şöyle bir göz gezdirdik. Bahçe katındaki kafeleri de gözümüze kestirdik, yaz kış keyifle oturulabilecek yerler yapılmış. Ben koca bir haftasonunu avmde geçirmeye sonuna kadar karşı bir insanım minik gezilerimden belli olduğu üzere fakat haftaiçi akşam bir kahve içmek için güzel mekanlar yaratılmış. Ayrıca alışveriş yapmak için fazlasıyla seçenek bulunuyor örneğin ben en az 4 adet optik mağaza saydım. Fırsat bulursanız önümüzdeki haftalarda bir haftaiçi uğrayın derim hem inşaat bitmiş hem de sakinlemiş olur. Unutmadan Mavibahçe adından da belli olduğu gibi Mavişehir'de Ege Park ve Carrefour arasında apartman bloklarının ortasında kalıyor. Yerini bulmak oldukça kolay olacaktır. Sevgiler…

15 Kasım 2015 Pazar

İzmir- Teleferik

İzmirliler yıllar sonra teleferiğe kavuştular. Aslında açılalı aylar oldu ancak ben yeni ziyaret edebildim. Bundan önce Bozdağ ve Uludağ’da teleferiğe binmiştim ama Balçova’da binip İzmir’i kuşbakışı izlemek ayrı bir keyifli oluyormuş. Benim için bu kez çok daha mutluluk vericiydi.
Teleferik seyahati maalesef çok kısa sürüyor insan fotoğraf mı çeksin yoksa etrafı izleyip anın tadına mı varsın bilemiyor doğrusu. Ben anın tadını çıkarmayı seçtim. Ücreti ise 6 tl. Maalesef öğrenci tam fark etmiyor. Öğrenci avantajını kullanmak çok güzel bir şey bence o yüzden ben heryerde bu nimetten yararlanmaya çalışıyorum :)
ben bu manzaraya bayıldım
kafelerinden biri
manzarayı izlemekten fotoğrafa ancak bu kadar fırsat buldum :)

Yukarı çıktığınızda belediye tarafından işletilen kafe ve restoranları görüyorsunuz. Bulundukları yerler çok güzel ve fiyatları çok uygun. Yukarı ilk çıktığınızda temiz havayı hemen hissediyorsunuz. Ancak teleferikten inip manzara alanlarına doğru giderseniz hava kirleniyor çünkü kendin pişir kendin ye alanları ortamı dumana boğuyor. Biz Pazar günü gittiğimiz için böyle oldu belkide. Ayrıca günlerle ilgili bir uyarım daha olacak mümkünse haftaiçi gidin. Pazar günü çok kalabalık oluyor. Pazartesi günleri ise işletme kapalı.
Doğayla içiçe güzel bir gün geçirmek istiyorsanız teleferik çok uygun bir seçenek olacak. Hem öğrenci bütçesini sarsmıyor hem de keyifli vakit geçiriyorsunuz. En yakın zamanda gitmenizi tavsiye ederim. Mangal seviyorsanız kendin pişir kendin ye alanları güzel gözüküyordu. Ben uğraşmam diyorsanız sucuk ekmek satılıyor fiyatı 7,5 tl. Umarım yararlı olabilmişimdir. Mutlu kalıın… 



14 Kasım 2015 Cumartesi

Çeşme-Ildır

Ildır uzun yıllardır duyduğum bir yerdi ancak gezmeyi hiç düşünmemiştim. Geçtiğimiz günlerde Çeşme’ye gitmeye karar verdik. Çeşme’ye gitmişken de Ildır’ı bir görelim dedik. İyi ki de demişiz. Çeşme ve Alaçatı’nın aksine sessiz sakin harika bir köy burası. Denizi hakkında bir fikrim yok plajlarını göremedim duyduğuma göre karşısındaki küçük adaya tekne ile ulaşıp oradan denize giriyorlarmış.

Ildır’a ulaşımı Çeşme otobanına girmeden eski yola girerek sağladık. O nedenle otobandan Çeşme’ye gidilirse nasıl yapılır bilmiyorum ama mutlaka bir tabelayla belirtilmiştir. Eski yolda yol üstünde küçük bir tabelayla gösterilmiş. O yola sapıp bir süre gittikten sonra ulaşılıyor. Sakinlik konusuna gelince benim kasım ayında gittiğimi de eklemek gerek. Yani yaz aylarında sakin kalabiliyor mu pek bilmiyorum. 

Bize eşlik eden arkadaş :))
Sahilde birer çay içtikten sonra köyü gezmeye başladık. Bir zamanlar oldukça popüler olan Fatmagül’ün Suçu Ne dizisi burada çekilmiş. Eğer diziyi izlediyseniz eminim o güzel yerlerin nerede olduğunu merak etmişsinizdir. Ben de merak etmiştim ancak araştırma gereği duymamışım nedense.

Bu gezimiz planımız Çeşme olduğu için kısa sürdü, yemek yiyemedik. Ancak bir dahakine mutlaka manzara kafede yemek yemeyi planlıyorum. Sessizlikte denizin yanıbaşında çay içmek çok keyifliydi. Çok sevimli bir köpek eşlik etmişti bize hatta. Daha sonra köyü gezdik, aynı zamanda antik kazı çalışmaları bulunmakta burada. Tarihe meraklıysanız doğa ve tarihi birleştiren bir havası var. En yakın zamanda bir sonraki yazımda görüşmek üzere mutlu kalın.. 



Bugün Atlas Dergisi'nin 50 Antik Sahil ekine tekrar bakarken Ildır ile ilgili bir yazı gördüm paylaşmak istedim. 

11 Kasım 2015 Çarşamba

Foça Günlüğü


Selamlar, bugün benim için ayrı önemli olan bir sahil kasabasından bahsedeceğim; Foça.
Bu yazı biraz yanlı olacak çünkü ben Foça’nın eskisini severim. Yenisiyle pek anlaşamadık. Bu hafta son zamanlarda oldukça popüler olan Kozbeyli’ye gittik. Burası bizim sürekli gittiğimiz bi yer zaten. Bu hafta bu yazıyı yazmak için özellikle gittik. Gittiğimiz gün pazar olduğundan Kozbeyli Şakir’in Yeri oldukça kalabalıktı. Üstte yer bulamadığımızdan sokaktaki sandalyelere oturduk. Mşehur olan dibek kahvesini içtik. Lezzetli bir kahvesi var. Köy kahvesi havasındaki bu yerin fiyatları da oldukça uygun. Türk kahvesi 2,5 tl. Kahvelerimizi içip yanımızda keyif çatan kedinin fotoğraflarını çektikten sonra köyün sokaklarını dolaştık ve manzarası harika olan camisine çıktık. Foça’yı tam anlamıyla görebiliyorsunuz. Bu arada Kozbeyli Yeni Foça’da. Yeni Foça yoluna sapıp bir süre gittikten sonra Gencelli’yi geçince bir tabelayla girişi gösterilmiş.
 


Yeni Foça’yı çok sevemediğimi söylemiştim bu yüzden Eski Foça’ya geçtik. Eski Foça’da yapılacak çok şey var. Sokaklarını uzun uzun gezebilirsiniz. Kale boyundan yürüyüp iki ucunu tanıyabilirsiniz. Kayıkların olduğu yerde balık ekmek yedikten sonra meşhur dondurmacısından dondurma alıp sahilinde oturabilirsiniz. Biz ilk olarak daha önce çıkmadığımız değirmene çıktık. Eski Foça’nın kuşbakışı görülebildiği pek hoş bir yerdi. Ardından yemeğimizi yedik. Uzun uzun sokaklarını gezdik. Sahilinde kahvelerimizi içtik bol bol fotoğraf çektik. Foça yaz kış çok güzel bir yer. Pazar günleri cıvıl cıvıl oluyor.Yazın gittiğinizde değişik koylarını beachlerini tercih edebilirsiniz. Ben bir türlü gidemedim fakat önümüzdeki yaz mutlaka tekne turuyla Siren Kayalıklarını keşfedeceğim. İmkanımız olduğunda bir gün bot ile koydan açılmıştık ancak kayalıklara gidemedik. Kayalıklara gidilmese bile Foça’nın tatlı yeşil-mavi sularının üstünde gezinmek ayrıca güzel bir duygu.
Foça’nın denizi soğuktur. Sıcağı insanı yaza küstüren bir sıcak değildir. İnsanı her daim iyi hissettirir. Daha önce bilmediğim bir şey okudum geçen gün; Karataş Efsanesi. Foça’da kara bir taş varmış kim ki o taşa basarsa bir daha Foça sevdasından kopamazmış. Sanırım ben o taşa bastım.
J
En yakın zamanda görüşmek üzere sevgili okuyucum…

4 Kasım 2015 Çarşamba

Çanakkale-Geyikli

Bu yazımda İzmir’den biraz daha fazla uzaklaşıyoruz. 238 km’lik yani yaklaşık 3-4 saatlik bir yola Geyikli’ye uzanıyoruz. Geyikli Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı küçük bir kasaba. Kasaba Ezine ilçesine 12, Çanakkale’ye ise 54 kilometre mesafede yer almakta.
Geyikli İlçesi’ne son yıllarda merakın artmasının büyük nedeni Eyvah Eyvah filmlerinin burada çekilmiş olması. Film nedeniyle kasaba hareketlenmiş hatta bir parkın adını Ata Demirer Parkı olarak değiştirmişler. Geyikli oldukça küçük bir kasaba küçük bir meydanı var bu meydanda günlük ihtiyaçlarınızı bulabilirsiniz. Kasabanın temsili olan bir geyik heykeli bulunuyor meydanda. Yazın sessiz sakin bir tatil yapmak istiyorsanız burası öyle bir tatil için oldukça elverişli bir yer. Ancak hareketli ve kalabalık bir tatilden hoşlanıyorsanız bu kasaba isteklerinize cevap veremeyebilir.
Geyikli’ye gitmenin en güzel yanı bana kalırsa Kazdağları yollarından geçmek ve o eşsiz manzarayı izlemek. Kazdağlarının çok temiz ve güzel bir havası var. Yol kenarlarında durup çam kokulu sular içebilirsiniz.


Geyikli’ye rağbeti arttıran bir diğer sebep Bozcaada ulaşımını sağlayan feribotların geyikli iskelesinden kalkması. Limanın yanındaki kafe feribot saatini bekleyen yolcular için uğrak bir mekan haline gelmiş. Bozcaada’ya geçmek isterseniz otomobil için gidiş dönüş 70 tl ödüyorsunuz.  Öğrenci gidiş- dönüş 3 tl tam bilet ise gidiş-dönüş 7 tl. Feribot fiyatları öğrenci için oldukça uygun. Haftasonu seferler haftaiçine göre daha çok yapılıyor.
Ben maalesef bu kısa gezide sadece Geyikli ve Ezine’ye gidebildim. En yakın zamanda Geyikli yakınlarındaki Ayazma’ya (şu Eyvah Eyvah filminde oyuncuların mangal yakıp rakı içtikleri o harika yer) gitmeyi planlıyorum. Tabii bir dahakine Geyikli’ye kadar gitmişken mutlaka Bozcaada’ya geçmeliyim. Bozcaada gezimi en yakın zamanda yazmak dileğiyle, mutlu kalın.


29 Ekim 2015 Perşembe

Gezi’cik.. Yeşil Güzeli Tire

Bugün İzmir yakını gezi günlüklerimden olan Tire’den bahsetme kararı aldım. Tire İzmir arası yol durumuna bağlı olarak yaklaşık bir buçuk saat sürüyor, üstelik trenle de ulaşım sağlanabiliyor. Tire oldukça küçük bi ilçe. İlçe içindeki ulaşım minibüslerle sağlanabiliyor. Çok güzel ve temiz bir havası var. Önceden küçük bir araştırma yaparak Tire’ye gitmiştim, bu sayede Derekahve’yi öğrendim. Tire’de ilk uğradığım yer Derekahve oldu. Merkeze kısa bir mesafesi var Derekahve’nin. Tire tepeler üzerine kurulu bir ilçe bu nedenle ulaşmak için biraz yokuşlu mahallelerde yol katetmek durumunda kaldık. Ancak ulaştığımızda ben yeşilliğin içinde büyülendim. Dağlardan gelen derenin son durağı ve yolları üzerine kurulmuş bir mahalle. Derenin üstünde karşılıklı iki kafe var. Önce biraz dağların içine doğru yürüdük hava sıcak olduğundan bayağı yorulduk ve terledik. Yürüyüşün ardından kafelerden birine oturduk. Kafenin hemen yanında bir değirmen suyu döndürüyor ve o suyun serinliği üstünüze geliyor. Müthiş bir ses ahengi var kuşlar, değirmenin sesi… Derenin kenarına en yakın olan masalardan birine oturduk birer kahve söyleyerek yorgunluğumuzu attık. Üstelik fiyatlar çok makul. Bir türk kahvesi 2 tl. Kahvenin dışında tost, kahvaltı, soğuk içecekler, dondurma gibi şeyler de var; onların da fiyatları oldukça uygun. Derekahve mahallesi aynı zamanda içinde tarih barındıyor. Herbir yanında yüzlerce yıllık çınarlar var. Aynı zamanda bir Ayazma ve Şemsimescid aynı binada yer almakta, bu da Tire’deki dinler arası uyumu göstermektedir. 

Seyir Kafe ve Tire Seyri
Derekahvenin ardından Tire’yi şöyle bir kuşbakışı izlemek için aldığımız öneriyle biraz daha yol giderek Seyir Kafe’ye ulaştık. Derekahve ile arası oldukça yakın. Yanyana aynı bakış açısına sahip iki kafe yapılmış, biz ilk gördüğümüzü tercih ettik. Yeşili, gökyüzünü doyasıya izleyebileceğiniz bir manzaraya sahip. Üstelik buranın fiyatları da oldukça uygun çay 1 tl.

Tire Köftesi ve Hacı Babalar
Yemek konusuna gelince İzmir’de olup Tire köfteyi duymayan yoktur. İzmir’in içinde birçok yerde Tire köfte yapılmakta. Biz de Tire’ye gelmişken Tire köfte yemek istedik. Merkezde çarşıda üç tane Hacı Baba isimli lokanta yer almakta, hepsi birbirinin aynı gibi ama sonradan anladık ki hepsi farklı kişilere ait imiş. Biz olayı çok anlayamadan ortadaki lokantaya oturduk. Tire köfteyi söyledik. Oldukça lezzetli bir köfteydi, yanındaki ikramlar oldukça doyurucuydu. Özellikle yoğurdunu mutlaka denemelisiniz Tire sütü kadar yoğurdu da güzel. Köftelerden sonra meşhur olduğunu duyduğumuz karadutlu lorlu tatlıdan denedik. Normalde kahvaltılarda verilen lor üstü böğürtlen reçeline benziyor tadı. Eğer lorlu reçel seviyorsanız bu tatlıyı da lezzetli bulabilirsiniz. Tatlı yemeğin yanında ikram olarak geldi ve tek köftelere kişi başı 12 tl ödedik.
Kaplan
Tire’deki gezimizde son olarak Kaplan’a uğramak istedik. Tire denince akla ilk gelenlerden biri Kaplan Köyü’dür. Tire’den yaklaşık 4 km virajlı yollardan yukarı çıkarak Kaplan Köyü’ne ulaştık.  Girişte Kaplan Çam Restoran ile karşılaştık yolun sonunda ise Kaplan Dağ restoran var. Dağ Restoran daha meşhur ve kalabalık imiş. Dağ Restoranın yolunun sonunda güzel bir yürüyüş yolu ile karşılaştık. Suların aktığı binbir çeşit çiçek, yüzlerce çeşit ağaç barındıran serin, yer yer Tire’yi kuşbakışı izleyebileceğiniz bir yol burası. Gerçekten çok güzel bir yürüyüş yolu, Dağ Restoran’da yemek yemeden önce mutlaka o yol yürünüp temiz hava alınmalı; iyice iştahı açıp lezzetli yemekleri öyle yemeli.  Dağ Restoran oldukça düzel doğal dizayn edilmiş manzarası harika olan bir restoran. Çok çeşitli mezeler yapılıyor özellikle tandırı meşhur. Alkol sınırlı olarak veriliyor. Tire’ye yolunuz düşerse kesinlikle uğramanız gereken bir yer.



 

İki İzmirlinin Mini Gezileri Template by Ipietoon Cute Blog Design